Havza Haber Ajansı’nın bildirdiğine göre şehit âlim Üstat Murtaza Mutahhari, eserlerinden birinde “cehalet ve düşmanın ondan amaçlarına ulaşmak için yararlanması” konusunu ele almış ve bu değerli düşünceler ilim ehline sunulmuştur:
Ne zaman cahiller ve bilgisizler, kutsallık ve takva sembolü olarak tanınsalar, insanlar onları “dindar Müslüman” örneği saysalar, çıkar peşindeki kurnazların eline çok uygun bir araç geçmiş olur.
Bu kurnazlar her zaman o cahilleri kendi hedefleri için araç haline getirirler ve onların varlığını gerçek ıslahatçıların düşüncelerine karşı sağlam bir duvar olarak kullanırlar.
Çok defa görülmüştür ki İslam düşmanı unsurlar açıkça bu araçtan yararlanmış, yani bizzat İslam’ın gücünü İslam’a karşı kullanmışlardır.
Batı sömürgeciliği, bu yöntemi kullanma konusunda büyük bir tecrübeye sahiptir ve özellikle Müslümanlar arasında tefrika (ayrılık) yaratmak için Müslümanların duygularını sahte biçimde kışkırtmaktan istifade etmektedir.
Ne kadar utanç vericidir ki örneğin bir Müslüman, yabancı nüfuzu ülkeden atmak için gayret ederken, kurtarmak istediği aynı insanlar, din ve mezhep adına onun karşısında bir engel haline gelsinler.
Evet, eğer halk kitlesi cahil ve bilgisiz olursa münafıklar bizzat İslam’ın siperinden yararlanırlar.
Kendi ülkemiz İran’da — halkın Ehlibeyt’in dostluğu ve velayetiyle övündüğü bir toplumda — münafıklar, Ehlibeyt’in mukaddes adını ve “Ehlibeyt’e bağlılık” kalesini Kur’an’a, İslam’a ve bizzat Ehlibeyt’e karşı; gaspçı Yahudilerin (İsrail’in) yararına bir kaleye dönüştürmektedirler.
Bu, İslam’a, Kur’an’a, Peygamber’e (s.a.a) ve onun yüce Ehlibeyti’ne yapılabilecek en çirkin zulümlerden biridir.
Resul-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
“Ben ümmetim için yoksulluktan korkmuyorum; asıl korkum, kötü yönetimden ve yanlış düşüncedendir.”
Zira zihinsel yoksulluk ve yanlış düşünce, ümmete ekonomik yoksulluktan çok daha büyük zarar verir.
Kaynak: Ustad Murtaza Mutahhari, Cazibe ve Dâfia-i Ali (a.s.), s. 151–152.
yorumunuz